14 Kasım 2016 Pazartesi

BİR ŞİZOFRENİN İNTİHARI
Hangi kâbusla uyandım bugün bilmiyorum. Kalktım yerden. Yatağa gidecek gücü bulamamış bi şizofren! Bir sigara yaktım. Sigara yandıkça düşündüm. Sigaranın tükenişinden kendi tükenişime kadar her şeyi. Ne tüketmişti beni böyle? İnsanlar mı, yaptıkları şeyler mi yoksa hayal kırıklıkları mı? Birden aynı filmlerdeki gibi kafamda bir şimşek çaktı!
Hiçbiri dedi kafamda müthiş bir yankı. Yine gelmişti dayanılmaz bir sancıyla. Kabullendim dinledim onu.
- "seni tüketen yaşama sevincindi.O kadar açgözlü geldin ki bu dünyaya...Her şeyi yaşayayım, her yeri göreyim, herkes olayım istedin. Ama sen de biliyorsun ki hiç bi bok olamadın. Herkesi hedeflerken hiç kimse oldun. "
-"Bu doğru değil. Hiç kimse oldum belki evet. Ama düşünsene kendi çabamla oldum. Doğuştan bir hiç değildim. Kendi kendimi hiçleştirdim. Ne kadar büyük bir başarı görmüyor musun?"
Konuşmam kar etmedi. Susmaya niyeti yoktu belli. Karşıma geçmiş bana ahkâm kesiyor. Kendisinin benim sadece bir parçam olduğunun farkında değil mi acaba? Bu karamsarlığı benim içimdeki dehlizdeki karanlıkta kalmış umutlardan aldığını, onu oluşturan şeyin benim beynim olduğunu bilmiyor mu acaba?
Gülümsüyorum ukala ve karanlık yanıma. Kalkıp bir çay koyuyorum. Ruhumun parçalarıyla baş başa içeriz diye düşünüyorum.
Kim demiş yalnız olduğumu. Kaç kişi oluyorum hiçliğimde bir bilseler...
Karşımda karamsar yanım içimde cevaplanmamış sorularımla dünyaya yetecek bir İSYANIM BEN ASLINDA.
Masanın üstünde bir kutu ilaç… Sanki göz kırpıyor bana. İtiraf edeyim ki ölüm hayattan daha cezbedici.
Neden intihar eder insanlar? Hiç düşündünüz mü? Tek bir yanıtı var bu sorunun. " dengeyi kuramazlar" .umutsuzluk mutsuzluk hikâye. Doğduğu günden beri göğsünün içini bir mengene gibi sıkan teraziyi bozar hayatları. Terazinin bir tarafında hayatın canlılığı, rengi, kesinliği... Diğer tarafında ise ölümün karanlığı, belirsizliği ve çekiciliği...
Nerden bilebilir ki? Sadece bir insan o sonuçta. Hadi söyleyin emin misiniz hayatın daha iyi olduğuna seçmeye değer olanın bu olduğuna... Dedim ya terazi bir kere bozuldu mu ölümün çekiciliğinden kurtulamazsınız. Bilmiyorsunuz çünkü ne olacak? Cennet mi cehennem mi yoksa sonsuz bir boşluk mu sadece bir hiçliğe yürümek mi? emin olan var mı aranızda? Nedir bu ölümün sonu? Hayat öyle mi ama... Her şeyden neredeyse eminiz. doğ, büyü, sev, sevil - ki insan sevildiğinden hiçbir zaman emin olamaz ama yanılsama olarak bunu yaşar- bir şekilde de öl ! Ne için yaşadığını bilmeden.
Bu açıdan düşünmemiştim aslında hiç. Tanrıya değil insanın yaşamış olduğu bütün bir hayata isyandır intihar.
Son sigaramı içiyorum ve içimdeki bütün yankılar hep bir ağızdan isyanın sonunu getirmem için beni boğuyorlar. En son gördüğüm yüz yine kendi yüzüm. Bana doğru uzanıyor. Bir kutu ilacı avucuma bırakıyor. " yeter artık" diyor. " dünyaya geldin diye yaşamak zorunda değilsin. Bu dayatmalara boyun eğme artık. "
Başından beri sinsi sinsi konuşmasa da izliyor olduğunu anladığım karamsar göçebe ele geçiriyor o ana beni anlıyorum. Ve sadece boyun eğiyorum. Hayatı dolu dolu yaşamayı seven yanımı arıyorum, bulamıyorum. O ana anlıyorum ki diğerleri çoktan öldürmüş onu.
Sırf onun intikamını almak için ben de diğer yanlarımı, içimin bütün isyankâr yankılarını öldürüyorum...

 05.08.2012   17:35

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder