19 Mart 2017 Pazar

Düşünmekten ve düşlemekten yoruldum. İçimdeki umudu öldüremiyorum. Umut güzel bir şeydi oysaki benim için hep. Kavramlar, ilkeler ve genellemeler kafamın içinde raks ederken bulanık bir suya dönüşüyor zihnim. Bütün bunların üstüne bir de özlemek fiilinin öznesi oluyorum. Özlenmek fiilinin öznesi olmak umuduyla. Ama nafile bir temenni işte...

23.07.2014 04.33


Büyük bir yıkıma uğramayı bekliyordum ama öyle olmadı. Alışmak; hayatımın en büyük yıkımı belki de. Daha önce vazgeçtiğim her şey yardımcı oluyor asosyalliğime. Değişiklik yapma ihtiyacı da yok artık. Eskiden olsa saçımı kırmızıya boyar gizlerdim siyahımı. Ama bu müthiş kabulleniş kapattı tüm yolları. Olduğu gibi, direnmeden yaşamak gerekiyor demek ki iş işten geçince. Eskisinden daha çok seviyorum siyahı. Mavi ojeleri artık çöpe atmalı...

22.07.2014 04.33
Hangi şehirde yaşasam yabancıyım. Memleket hasreti denen şey varlığıma ezelden iliştirilmiş sanki. Ardımdan sürüklediğim anılar şikâyetçi; benden ve kimsesizliğimden. Ve bütün bu yabaniliğin içinde bir de sen! Ah canımın içi, bu durum siler atar işte memleketi de, hasretini de. Ötekileşmiş ne varsa yeryüzünde, sensiz bir ben etmiyor yine de. Gelsen bulur muyuz dersin ait olduğumuz ne varsa? Ya da bir gülsen bana, tanıdık olacak her coğrafya...

21.07.2014 03.46

Çöllerde mavi yolculuk yaptım bugün. Bir karıncanın kanadında kilometrelerce yol kat ettim. Bir yunus balığının ellerimden göğe yükselişini izledim. Şizofren ve bir o kadar mantıklıyım, evet. Mantık, benim hayal gücümden önemli mi? Saçmaladım sürekli, evet saçmaladım. Hep olası şeyleri hayal ederken saçmaladığınızı fark etmediniz mi? Adı üstünde; hayal bu! Saçmalayın, abartın, imkânsıza göz kırpın 

21.07.2014 19.50
Rüyaların hayra çıkmadığı sabahlar biriktirdim senin için; kendi aleyhime. Uyku tutmayan geceler hep senin hatıranın şerefine...

20.07.2014 03.48
Savruk düşünceler; kopuk hayatlar diyarına hoş geldiniz. Burası dünya olmakla birlikte cennet ve cehennem... Cenneti yaşatan insanların sizi lafa tutarak cehennem istikametine götürdüğünü fark edeceksiniz. Yandıkça yakacaksınız belki. Tabi unutma hastalığına tutulmazsanız. Unutursanız zaten o cehennemin müdavimi olacaksınız. Acı; beklemediğiniz insanlardan geldiğinde gerçekten acıdır. Kendi kimliğini ancak o zaman bulur. Önemli olan bilerek ya da bilmeyerek; ateşi körükleyenlerden değil de elinde bir bardak suyla kenarda bekleyen insanlardan biriktirip biriktirmediğiniz...

19.07.2014 22.30
Birlikte izlenen filmler, aynı anda keşfedilen şarkılar... Hepsi güzel olmasına güzel. Ama bir de aması var işte her şeyin. Telafisi yok ki hiçliğin. Geçmiş zaman özlemi falan da değil ki bu. En çok ben sevdim olayı da değil. Bilmem ki nasıl anlatsam. Paralel bir evrende hala aynı şarkıyı dinliyoruzdur belki. Yan yana; umutla... Anlatmayayım en iyisi. Bazı duyguları kelimeler kirletmemeli...

17.04.2014 22.34
Yokluğun; parçalara ayrılmış bir kum tanesine; imkânsıza sürüklüyor beni... 

Özellikle geceleri...

Aklımda bin tane şarkı nakaratı olsa da

Bir tane şarkı anlatmaya yetiyor seni

Kendimi anlatacak bir yol arıyorum

Sana gelen yollar gibi kalabalık ve karanlık hepsi

Sen öyle yer etmişsin ki şarkılarımda

Ben gereksiz bir ayrıntıyım şimdi

Ayak izlerim yok artık hayatında biliyorum

Ama senin soluğun hala içimde bir yara izi...


16.07.2014 23.56
"Her şeyin aşırısı kıtlığa mahal verirmiş." demiş ya ?#?gesasa?? yazıyı okuduğumdan beri bu cümle yankılanıyor kafamda.
Kendi varlığını müthiş bir kıtlıkla rahatsız edenleriz sanki. Bütün bolluk ve bereketin içinde yokluğa tutkun bir şekilde ilerliyoruz. Gözümüzün içine umutla, sevgiyle, çaresizlikle bakan gözleri silip atıyoruz. Kendi yoksunluğumuzu yaratma pahasına her seferinde en olmadık insanlarda çare arıyoruz. "Aşk neydi? Sevgiydi, emekti ..."cümlesi çocukluğumuzda kalan bir replik sadece.
Aşk başkalarında bıraktığımız çaresizliğin hıncını alır gibi kendi çaresizliğimizi imkânsız bir umuda hapsetmekti.
?
13.07.2014 02.52
Acının memleketi olur mu çocuk?
Ya da ölümün bir vatanı var mı?
Benim gibi olmayanlar ölünce yaşamanın kıymeti ne?
Sorular cevapları getirmiyor her zaman
Değişmeyen tek bir şey var hala
Zulüm ölümü getiriyor 
Vahşetin çağrısına uyanlar
Çocukları uykusunda; en güzel düşlerinden vuruyor...

13.07.2014 22.08
Aynı kadere yazgılı değildik. Aynı yöne bakmaya çalıştık bir süre. Farklı şehirlere çıkan yollar gibi asfaltın sıcağında çekilen çileydi tek ortak noktamız. Küskünlüğümüz doğuştan olsa da birlikte güldüğümüz anları hiçe sayma!

Büsbütün başkaydık; ayrıydık. İnkâr etmiyorum ki ben bunu. Ama yine de içimde bir burukluk işte! Senden başka kimin için değişebilirdim ki? Olmadı; artık olamaz da. Senden vazgeçtiğim için affedemiyorum hala kendimi...

12.07.2014 02.29

Rüyaların gerçeğe uzaklığı ve hayallerin imkânsızlığıydı belki de aramızdaki. Kimsesiz çocukların kalabalık bir şehirde mutlu olması gibi. Beni hayal kırıklığına uğratan insanlar; senin hayallerini yıkan canavarlar... Hepsini konuştuk; evet. Nerden bilirdik birbirimizin hayatına bir annenin titizliğiyle çeki düzen verdiğimizi. Ya da kim bilebilirdi annelerin de ölebildiğini. Keşke anneler ölümsüz olsa demiştin ya. Olmuyor işte. Artık senden kalan hayal kırıklıkları da içimde. Üstelik anlatacak bir sen de kalmadı geriye...
? ??
11.07.2014 03.33
Ayın yerini güneş almaya başladığı an oluşan turunculuk gibisi yok benim için. Güneş doğduktan sonra aydınlık olan dünya umurumda değil. Bulanık olan şeyler daha çok ilgimi çekiyor sanırım. Ya da karanlık... Herkese doğmuyor güneş çünkü biliyorum. Bazılarının karanlığı koca bir ömür boyunca olsa olsa turuncuya çalıyor o da şansı yaver giderse. İçimizdeki koyuluk turuncuya yaklaşırsa kendimizi kandırıp uyuyabiliyoruz ancak. Uyutmayan gecelerin karanlığı değil! Bizim o karanlığa olan tutkumuzdur belki de. Kim bilir?

09.07.2014 02.39
Bir umuda sığdırılan hayatlardan çok bir çığlığa hapsedilen ölümler daha çarpıcı ve daha gerçek geliyor artık. Ölümü kutsamak ya da pesimist takılmak falan değil bu. Hayatımızın boktan seyrinin hakkını vermek lazım. Standardın ötesine geçemiyorsak standart olan her şeye sövmek en doğal hakkımız. 

08.07.2014 01.22
"Belirsizlik; ölümün farklı bir versiyonu "dedi.
" Ama senin algıladığın ölümle benim algıladığım ölüm aynı değil. O yüzden farklı belirsizliklerde kendimizi belli etmeye çalışıyoruz. Egolarımız çarpıştıkça sevgimiz azalıyor büyük bir tezatla tutkuya dönüşüyor. Her an nefrete bürünebilecek bir tutkuya. Varlığın aklıma zarar veriyor; aklımdan vazgeçiyorum da senden vazgeçemiyorum."

06.07.2014 03:15

Her gün yazmak, her gün ölmek biraz daha. Senin için yazılmış mektuplar biriktiriyorum kitaplarımın arasında. Mektubun mütevazılıği; senin kibrine yenik düştüğünden gönderemiyorum hiçbirini. Yapmam gereken o kadar şey varken seni düşünmekten hiçbirine sıra gelmiyor. En olmadık zamanlarda senin başrolünde olduğun hayaller kuruyorum. Varsın gerçekleşmesin! Yarım kalsın hepsi… Hayalin bile umut aşılıyor şu boktan hayatıma. Kuracağın cümleleri ezbere biliyorum. Bana nasıl bakacağını mesela. Seni tanıyorum; bunu tüm benliğimle hissediyorum. Belki de hepsi ütopya… Sadece öyle olmasını umuyorum. Bir yalana inanmış olmayı kendime yediremediğimden gerçeğe yaklaştırıyorum her kurguda seni, sesini, gülüşünü… Hepsinin saf gerçek olması mümkün değil belki. Ama tek gerçek bana yeter. 

Gelecekle derdim yok artık. Dudaklarından dökülecek bir eski zaman tümcesi azaltacak uykusuz gecelerimin sisini. Hadi ama… Sadece “Evet, ben de seni sevdim bir zamanlar” desen yeter…


06.07.2014 23:59